Her birimiz yaşamımızda büyümek ve gelişmek için bir güce
sahibiz. Doğada bunun bütün canlılar için geçerli olduğunu kanıtlayan bazı
örnekler bulunmaktadır. Asfalt bir yerde bile, bazen bir yumuşacık yeşil
filizin asfaltı nasıl delerek fışkırdığını görmüşüzdür. Bazılarımız bu gücü
doğal olarak harekete geçirebilirken, bazılarımız çeşitli nedenlerle bunu
başaramamaktayız.
Bir an için her
birimizin bir akarsu veya bir dere olduğumuzu düşünelim. Bizler kaynağımızdan
aldığımız güçle bazen sakin, bazen coşkulu bir şekilde akıp gitmekteyiz.
Havalar ısındıkça suyumuz buharlaşır ve sessizleşir, yağmurlar karlar yağdıkça
hacmimizi genişletir, gürüldeyerek akmaya başlarız. Nereye doğru gittiğimizi
veya gitmek istediğimizi bazen hiç bilmeden bazen kısmen ya da tamamen bilerek
hep bir yerlere ulaşmak isteriz. Bu serüvende önümüze bazen engeller bazen
kolaylaştırıcılar çıkar. Olmadık bir anda tepeden yuvarlanan kocaman bir taş
parçası tam bizim yolumuzun üzerine düşerek bizi durdurabilir ve biz öylesine
akıp gideceğimize orada birikerek durağanlaşabiliriz. Bazen birileri gelip
bizim yolumuzu değiştirecek bir şeyler yapar. Bir yerlere doğru gittiğimizi
düşünürken birden kendimizi başka bir yere giderken buluruz. Ben neredeyim?
Burası neresi? Ben burada ne yapıyorum? gibi bazı sorular aklımıza gelir ya da
hiçbir soru sormadan doğa veya insanlar bizi nereye sürüklerse o yöne doğru
savrulur gider ve kendimize de hiçbir soru sormayız. Giderek durgun bir dereye
dönüşür ve belki bir bataklık olur, belki de kuruyup gideriz. Büyük denizlere
kavuşma umudumuz da bizimle birlikte yok olur gider.
Bizler var olmak için
kaynağımızdan aldığımız gücün yanı sıra, aktığımız toprağa her bir zerresinin
tadını çıkararak değerini vermek durumundayız. Belli bir anda toprağın çeşitli
kıvrımlarından birini seçerek oradan bazen usulca, bazen coşkuyla hoplayarak
geçeriz. Bir kere geçtik mi artık geriye dönüş yoktur, o an geçmiştir ve bir
daha o an’a geri dönemeyiz. Bir yandan önümüzde bizi bekleyen bir dolu an daha
vardır, onlara bakarız ve onlar için umutlanırız. Bir yandan da geçmişte
yaşarken farkına varamadan kaçırdığımız an’lar vardır. Geçtiği her bir an’ı
farkında olarak yudumlayan akarsular, mutlu ve doyumlu olarak akarak ulaşmak
istediği yere ulaşır. Bazılarımız yaşamın bu basit püf noktasına varmamıştır.
Akan, coşan ve de karşılaştığı engellerin bile bir şekilde tadını çıkararak
yaşayan bir akarsu kardeşle beraber olmak, onunla doğayı paylaşmak ona çok şey
katabilir, üstelik her ikisi de bundan çok şey alabilir. İşte geştalt yaşantısı
da bunun gibi bir şeydir diyebilirim.
kaynak: Füsun
Akkoyun- Geştalt Terapi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder